Akciğerde görev alan hücrelerin orantısız bir şekilde çoğalması sonucunda ortaya çıkan kötü huylu
oluşumlara akciğer kanseri denilmektedir. Özellikle kanser hastalıklarında kanser hücreleri
bulundukları alanda çoğalırlar. Ardından kitlesel bir yapı meydana getirirler. Sonraki evrelerde ise
zaman geçtikçe diğer doku ve organlara yayılırlar. Kanser türleri içerisinde akciğer kanseri en sık
görünen, hastalara ciddi boyutlarda zarar verebilen hastalıklardan biridir. Sıklıkla erken evrelerde
hastalık ile ilgili belirtiler gözlenmez. Dolayısıyla hastalık doktor tarafından teşhis edildiğinde ileri
boyutlara ulaşmış olmaktadır. Risk altında olan bireylerin düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri
önem arz etmektedir.

Akciğer Kanseri Belirtileri nelerdir?

Akciğer kanseri ilerledikçe belirtileri gözlemlenebilen sinsi bir hastalıktır. Erken dönemlerde
genellikle belirti ve bulgulara rastlanmaz. Hastalığın sonraki evrelerinde gözlemlenen bazı bulgular
ise;
– Düzenli ve daha kötüye giden öksürük,
– Nefes darlığı,
– Yutkunma problemleri,
– İştahsızlık,
– Hızlı kilo kaybı,
Kanser hücrelerinin doku ve organlara sıçraması durumunda baş ağrıları, kemik ağrıları, kas
yorgunluğu gibi belirtiler de gözlenmektedir. Bu kanser türü, hastalığın erken dönemlerinde herhangi
bir belirti göstermeyebilir. Yani zaman geçtikçe yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Dolayısıyla yukarıda
ifade edilen belirtiler ve benzer şikayetler varsa en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir

Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Akciğer kanserinin 65 yaş ve üstü bireylerde görülme sıklığı yüksektir. Genellikle akciğer kanserinin
nedenleri içerisinde en önemlisi sigara kullanımıdır. Yalnızca sigara kullananlar bu hastalığa maruz
kalmamakta aynı zamanda pasif içicilerde bu hastalıktan muzdarip olmaktadır. Bununla birlikte;
ailelerinde akciğer kanseri vakası olanlar, hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayanlar da bu
hastalığa yakalanma riski bulunmaktadır. Sigara kullanımını tamamen kesen bireyler ortalama 5 yıl
süre zarfında akciğer kanserine yakalanma riski sigara kullanan bireylere kıyasla daha düşük
olmaktadır. Sigara kullanan bireyler sadece akciğer kanserine yakalanmazlar. Aynı zamanda yemek
borusu ve ağız kanseri gibi diğer kanser hastalıklarına yakalanma riskleri yüksektir. Pasif içicilik
akciğer kanserine yakalanma ihtimalini arttırmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda eşleri sigara
kullanan kadınların eşleri sigara kullanmayan kadınlara oranla akciğer kanserine yakalanma
ihtimalinin %25 daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Akciğer Kanseri Tanı Yöntemleri Hangileridir?

Akciğerlerde herhangi bir kitle olup olmadığının anlaşılması için doktorlar bu durumun tespiti için
bazı testlerin yapılmasını isteyeceklerdir. Örnek olarak akciğer tomografisi gibi. Şayet akciğerlerde
normal durumun dışında herhangi bir anormal durumun tespiti ile birlikte biyopsi yapılmasından önce
PET/BT olarak belirtilen bir görüntüleme cihazı ile mevcut kitlenin durumu değerlendirilecek
ardından kitlenin yapısı ile ilgili olarak geniş açıdan bilgi edinebilmek için biyopsi istenecektir.
Biyopsi ile akciğerde tespit edilen kitleden doku örnekleri elde edilir ve hastalığın durumuna
bakabilmek için mikroskop altında incelenir. Biyopsi yöntemleri; Bronkoskopi, İğne Aspirasyonu,
Toresentez olarak bilinmektedir.

Ketojenik Diyet Nedir? Nasıl Yapılır?

Akciğer Kanserinin Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akciğer kanserine yakalanan kişiler için hastalığa uygun tedavi yönteminin seçilmesi önemlidir. İlk
olarak kanserli hücrelerin tipinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Aynı zamanda kanser evreleri
doğru biçimlerde tanımlanması gerekmektedir. Erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinde
uygulanan tedavi şekli, kanserli olduğu tespit edilen kitlenin doktor müdahalesi ile alınması olacaktır.
Sonraki süreçlerde hastalığın evrelerine göre ilaç tedavisi, akıllı ilaçlar ya da ışın tedavisi gibi
yöntemler uygulanmalıdır. Küçük hücreli akciğer kanserinde erken dönemlerde tedavi olarak
kemoterapi ve radyoterapi birlikte uygulanmaktadır. Bu tür tümörlerde cerrahi tedavi yöntemlerinin
yeri kısıtlıdır.